3 Ocak 2016 Pazar

Algebra Tea House / Cebir Çay Evi

Date: 9/29/2014 Monday

Tarih: 29/9/2014 Pazartesi


The landscape from my window / penceremden manzara
the neıghborhood / mahalle

Mudejar and Pantherars had arrenged me their guest room at home. It was Monday. Mudejar went to work. Me, Pantherars, Papirus and Mandal, we were together at home.The house was in a housing estate. There were a few block. Their flat was on the famous road that i mean we sent a lot of posts to them and wrote the road's name as adress. The road :) The neighborhood was into green area. It was Autumn and trees have amazing color. My room's landscape was pleasant. There was a School that we had estimated it is a synagogue for Jews in the neighborhood. And there were a Heinen's Grocery Store. 

Mudejar ve Pantherars bana misafir odalarını düzenlemişti. Pazartesiydi. Mudejar işe gitti. Ben, Pantherars, Papirus ve Mandal birlikte evdeydik. Bu ev, bir site içindeydi. Orada bir kaç blok var. M ve P'nin apartmanı o ünlü caddede, demek istediğim, onlara birçok posta göndermiştik ve adres olarak bu caddeyi yazardık hep. Mahalle yeşillikler içindeydi. Sonbahardı ve ağaçlar inanılmaz renklere sahipti. Benim odamın manzarası çok iç açıcıydı. Sinagog olduğunu zannettiğimiz bir okul vardı mahalle içerisinde, Yahudiler için. Ve Heinen's gıda marketi vardı. 



papırus 
Now, i want to talking about our other friends, Papirus and Mandal. They were cats. But actually i thought like another cat carers that they were such a humans. They have different characters and preferings such as foods or behaviours. Papirus is an obsessive. She doesnt like to be fondled. She always cleans herself from specific points on her hairs if someone fondle her hairs. She falls in love with coffee :D She usually catchs from humans when humans are walking towards to her, probably she thinks we tread on her. Always, you can read her worries from her eyes. I dont know which genus Papirus is. She is Polydactyl, it means her paws have extra fingers. 

Şimdi, diğer arkadaşlarımızdan bahsetmek istiyorum. Papirus ve Mandal. Onlar kedi. Ama aslında ben diğer kedi bakanlar gibi onların insan olduklarını düşündüm. Onlar farklı karakter ve tercihlere sahipler, yedikleri yiyecekler ve davranışlar olarak. Papirüs takıntılıdır. Sevilmekten hoşlanmaz. Daima tüyleri üzerindeki özel noktaları temizler, eğer biri onun tüylerini okşarsa.. Kahve içeceğiyle bir aşk yaşıyor. Insanlar, ona doğru yürüdükleri zaman, onlardan kaçıyor. Muhtemelen üzerine bascaklarını zannediyor. Daima onun gözlerinden meraklandığı şeyleri okuyabilirsiniz. Papirusun hangi cins olduğunu bilmiyorum. O bir Polidaktil. Bu şu anlama gelir, onun patilerinde fazladan bir parmak daha var.



mandal
And Mandal! Crazy boy! We think he is insane, curious, senaky, covetous although he is soo handsome and lovely!!!! one of his legs had been broken before M and P have not found him yet. He was taken to doctor but then his leg bones unioned by themselves. Therefore the leg was so sensetive and if you fondle him on this leg, he claw you. We always call him "Eşeksıpası". It means "donkey-foal". It is like a swearing in Turkish but we sometimes use that word to crazy ones.And Mandal is one of crazies.

Ve Mandal! Deli oğlan! Onun kafayı yemiş, meraklı, sinsi, aç gözlü olduğunu düşünürüz. Buna rağmen çok yakışıklı ve sevimli!!! M ve P onu bulmadan önce onun bacaklarından biri kırıkmış. Doktora götürülmüş. Ama sonra bacağı kendi kendine kaynamış. Bu yüzden onu o bacağı üzerinden okşarsanız cırmalıyor. Ona daima "eşeksıpası" diye sesleniyoruz. Bunun anlamı "eşeğin yavrusu" demektir:D Türkçe'de bir küfür gibi ama bazen bu kelimeyi çılgın birileri için kullanırız. Ve mandal o çılgın birilerinden.

Mudejar called us and asked what were we doing? M was wondering. M was saying "my sibling is here but i have to work it was terrible." So we were finding time for hanging out just at evenings on weekdays. M came back, took us to a tea house at an Italian neighborhood  after M's left work. The Tea house was "Algebra Tea House".

Mudejar bizi aradı ve ne yaptığımızı sordu. Merak ediyordu. "Kardeşim burda ama ben çalışmak zorundayım, bu berbat birşey" diyordu. Yani takılmak için sadece akşamları zaman buluyorduk haftaiçinde.. M işten sonra geri döndü ve bizi bir Italyan mahallesindeki çay evine götürdü. Çay evi "Cebir Çay Evi"ydi.


ENTRY / GİRİŞ

INSIDE FROM ALGEBRA / cebir içinden


Algebra Tea House was in an Italian area but it was not Italian cafe. Its owner were from Palestine. They realized we were muslims and said us "Esselamun Aleykum". We responsed with Selam, too. Algebra had been desinged so interesting. Its furnitures were made of woods and its shapes very natural such as undressed timber. The house was both as cafe and as museum and store. There were flags, pictures, writings, figures that were indigenous to Palestine. Oh so significant... I like Palestinians. They are fortified peace sons into the war. (the first picture is a video. Click on it)

Cebir Çay Evi, Italyan bölgesinin içindeydi ama o bir Italyan kafesi değildi. Sahipleri Filistinliydi. Bizim müslüman olduğumuzu fark ettiler ve "Esselamun Aleykum" dediler. Biz de onlara selamla karşılık verdik. Cebir ilginç şekilde tasarlanmıştı. Mobilyaları ahşaptandı, şekilleri çok doğaldı ve işlenmemiş ağaç gibiydi. Filistine özgü bayraklar, resimler, yazılar, figürler vardı. Ah ne kadar anlamlı...Filistinlileri seviyorum. Onlar savaşın içindeki mahsun barış çocuklarıdır. 

(birinci resim bir video uzerine tiklayiniz)








There were kufiyahs on the windows instead of normal curtains. Or they were on the chairs. Kufiyah is a cultural cloth using for customs at middle east. Also It is used at southern east of Turkey. We call its "Puşi". Its patterns  is checkered and its color can be black-white or red-white.

Pencerelerin üzerinde perde yerine Kufiyah vardı. Ya da sandalye üzerlerinde. Kufiyah, ortadoğuda gelenek için giyilen kültürel bir örtüdür. Aynı zamanda Türkiye'nin güney doğusunda kullanılır. Biz ona "puşi" deriz. Desenleri karelidir ve renkleri siyah-beyaz ya da kırmızı-beyaz olabilir.


 


The Menu was inculiding food from middle east. We ordered tea with peanuts and Zahter. Zahter was a herb with oliveoil. Still i miss their teas. 


Menü ortadoğudan yiyecekler içeriyordu. Yerfıstıklı çay ve Zahter sipariş ettik. Zahter zeytinyağlı bir bitkidir. Hala onların çayını özlerim.


 



I went to restroom. The restroom was interesting. As though, paints was spilled everywhere for purposing decoration. 

Lavaboya gittim,çok ilginçti. Sanki, dekorasyon amaçlı her yere boya dökülmüş gibiydi.


ACTUALLY IT WASN'T DIRTY JUST PAINT/ ASLINDA KİRLİ DEĞİLDİ SADECE BOYA

We turned back to home. I edited my sketch that was drawn at Chicago. And of course Mandal got in my hair.

Eve döndük. Şikago'da çizilmiş karalamamamı düzenledim. Ve tabi ki Mandal rahat bırakmadı.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder